unutulmayan garip arkadaşlar

7-8 yaşındaydım. raşit adında bir arkadaşım vardı işitme engelli. o kadar sıcakkanlı iyi bir insandı ki melek gibi biriydi o kadar içten ve sıkı sarılırdı ki canınız yanardı, bir insanın içinde hiç mi şeytanlık olmazdı. çok severdim ama maç yaparken hep yanlışlıkla parmağını gözüme sokuyordu acaba şimdi nerede, ne yapıyor?

derste masturbasyon yapan arkadaşlarım vardı ya.ne acayip be.

lisede bir arkadaşım vardı adına ahmet diyeyim.ahmet tuhaf bi çocuktu.sınıf 37 kişiydi,36 kişinin de doğum gününü hatırlardı.sabahları mesela 4-5 kişi muhabbet ediyoruz,gelip "günaydın" demek yerine o 4-5 kişinin hepsine teker teker günaydın derdi.okul çıkış saatinde okulun kapısında bekler herkese görüşürüz deyip,okul boşalana dek oradan ayrılmazdı. yere bakarak konuşurdu,sesi benim sesimden inceydi.

ana okulunda hoşlandığım bir çocuk vardı, ahmet adında, onu unutmadım bak.okulun ilk gün bisküvimi de yürütmüştü kolpa. daha sonra da görmedim zaten.

bir gerizekalı çocuk vardı 5.sınıfta ama harbi harbi maldı anası ingiliz babası yarı ingiliz olduğu halde ingilizce bilmezdi çocuk 5.sınıfta 1.70 falandı dev gibiydi bizle takılmaz 1.sınıf çocuklarla oyun oynardı 11 el oyununda istemeden hepsinin iflahını siker yere yapıştırırdı arabaya bindim diyince gülmeye başlar yarılırdı garipti

ilkokuldayken aşı olacağımız zaman arkadaşım korktuğu için öğretmen onu tutuyordu. tam aşı vurulurken öğretmenin elini ısırmıştı unutulacak gibi değil

3. sınıftayım.bir çocuk var sınıfta böyle garibanın teki.önünde oturuyorum ben de.kurşun kalemle yazıyor böyle ucu bitmek üzere zar zor yazıyor.ben de acıdım kalemtraşı yok sandım tenefüste açtım benimkilerle beraber çocuğun kalemini. lan bu sınıfa girip kalemi gördü bir kavga kıyamet.nasıl açarsın onu ben 3 gündür uğraşıyorum,aldı kalemi kırdı falan. şimdi bile anlamıyorum neden öyle bir şey yaptığını??? lisede de aynı okulda okuduk çocuk benle hiç konuşmadı ondan sonra. ya beni buluyorlar ya da bende bir şey var. allahım canımı al.lütfen al çünkü.

arkadaşın tip zaten karikatür gibi. tavırlar hakeza öyle. ama ilginç yapan ismi. adamın adı ve soyadı normal ama ilk harfleri birleştirince ortaya nahoş bir durum çıkıyor. bu arkadaş her ne hikmetse baş harflerini amfide masalara yazıyo. skş denilince sizin aklınıza ne geliyosa biz de onu düşündük. bu muhafazakar arkadaş konudan bi haber olacak ki her sırada skş yazıyodu. zina cima içerdiğini anlamadı. yazık

böyle hafiften kafası geri konuşması üç yaşındaki bir çocuğa benzeyen a adlı bir arkadaş vardı. b adlı diğer bir arkadaş sürekli bununla uğraşıp sinir ederdi. bu a bir gün çok sinirli ben hissettim bunu bizim b yine bununla uğraşıyor tabi. b dedim yapma bak patlarsa pis olur dinlemedi. bu a adlı arkadaş hiç beklemediğimiz anda bi patladı. yetey yetey deyip, pvc camların o kasa kısmına kafa vurmasıyla kasa yerinden çıktı boşa düştü. ben durmadım tabi orada. hiç o kadar korktuğumu hatırlamıyorum inanın. arkadaşı değil ama bu attığı kafayı hiç unutamadım.

bizim bi arkadaş başucuna çoraplarını serer öyle uyurdu, bizde hiç sormadık niye öyle yaptığını :d

ortaokuldan adnan.. nasıl unutayım ki, kaç kişi camiide boş duran tabutun içine girip uyuyakalır. (lan yalnız tabutu almaya gelen belediye görevlilerinin altına sıçırtmış cami hocasının dediğğine göre) kaç kişi tuvaletini sınıfın köşesinde duran kitap dolabının arkasına yapar ki. kaç kişi beden dersinden bir önceki ders kız soyunma odasına saklanıp, saklandığı yerden kızları dikiz eder ki. bir çok kez disiplin cezası almıştı. ama atılmamıştı. okuldan atılmasına sebep olan olay ise enterasandı. sınıfta recep adında bir çocuk vardı. annesini kaybetmiş psikolojik sorunları olan bir çocuktu. recep aynı zamanda yüzünde çilleri olan bir çocuktu ve bundan çok rahatsız olurdu. alay edildiği için sınıfta hıçkıra hıçkıra ağladığı olurdu. sınıf öğretmenimiz receple bir daha alay edilmesini yasaklamıştı. uzunca bir süre kimse bir şey demedi recep'e.. ta ki birisi defterine ''ölümün geldi çilli horoz kesileceksin" yazana kadar. olay büyüdü müdüre kadar gitti,baya araştırıldı, el yazısında uzman hocalar olaya el attı, yazanı buldular. sonuç kimseyi şaşırtmadı..adnan.. kimsenin eyvallahı olmadı adnan'a siktirnamesini verip postaladılar. o günden sonra hiç görmedim. ne yapıyor diye düşündügüm oluyor arada ama o kafayla pek yaşıyacağını da sanmam.

biri vardı sürekli silgi çalardı ciddi söylüyorum.sonra bir gün bir geldim silgi sayıyor bu bana dedi ki al şunları senin olsun kimseye deme.hayatımda ilk defa o zaman kullanıldım ondan sonra yalama oldum.adını inanın hatırlamıyorum.

ilkokul sıra arkadaşım tolga..tipi bildiğiniz yeşilçamdaki ömercik ..çocuk 1 sene boyunca hergün sidikli gezer kokusundan sınıfta durulmazdı. bir gün müdürün odasına girip kasasını kırmıştı sonra malum okuldan atıldı.

en unutulmazını üniversite yıllarımda tanıdım. selcan isminde bir kızdı. üniversite'de mini mini birinci sınıfız. bu selcan denilen kızla tanıştım. ben hazırlık okuyup bölüme geçmişim selcan direk bölüme geçmiş. izmir'i biliyorum, seni gezdirirm ayagına yanaştım hatuna, kaynaştık falan.. allah affetsin ama çok saf kız. iyi niyetli ama çok saf. ruhsarda ki yarım akıllı reyhan'ı bildin mi? hah onu şimdi ikiyle çarp. fazlası var eksiği yok. neyse fazla laga luga yapmayalım.. dersler başladı ilk vizeler geldi çattı. üniversite'de ikinci öğretim okuyoruz ama sınavlara örgün eğitim görenlerle birlikte giriyoruz. sınavlar farklı saatte oluyor birisi 10:15, diğeri 11:30'da.. sınavlara selcanla birlikte hazırlandık, ilk sınav pazartesi gündüz 11:30 da oldu girdik çıktık.. pazartesi akşam mesaj atmış yarın sınav kaçta hangi derslikte diye.. cevap yazdım ''b blokta onu çeyrek gece'' diye.. sınava girdik çıktık.. ertesi gün sınav yok diye batak oynamaya gittik. oradan arkadaşlara geçtik playstation derken akşam saat 10da telefon çaldı, selcan arıyor.. saf meğerse mesajda sınav saatini gece olarak anlamış. ulan hiç mi sorgulamadın bizim dersler akşam 5'te başlıyor 10da sınav mı olur diye.. olay yayıldı üniversite'de herkes tarafından tanınılan biri oldu. ama o kafayla üniversiteyi'de bitiremedi. dayısının oğlu ile evlenip okuldan ayrıldı.

her lise arkadaşlığının hayali gibi hayri ile birlikte tek düşüncemiz aynı üniversitede aynı bölümü okuyup aynı eve çıkmak. ilk 6 ay yurtta kaldıktan sonra eve çıkmaya karar verdik, yalnız bi sorun var ev kiraları çok yüksek, masraflar desen bütçeyi kaldıracak cinsten değil. emrah diye bir eleman var, arabası var (ki üniversitede araba hayal ürünü tamamen) eli ayağı düzgün tiplerden, kız arkadaşı var, kız arkadaşının güzel kız grubu arkadaşı var dedik bu elemanın aklını çelelim, ev arkadaşımız olsun biz de belki yolumuzu buluruz. emrah sanki bizden teklif bekliyormuş gibi daha detaylı konuşmadan kabul etti, kendisi 1+1 evde kalıyor ama kira sözleşmesinin bitmesine 4 ay var. dedik 4 ay odanın birinde hayri ile idare ederiz sonra yeni eve çıkarız. eşya sıkıntısı da yok aklımıza yattı. okulun kantininde konuştuk çıkışta beraber eve geçeriz dedik. emrah benim işim var anahtarı siz alın ben işimi halledip gelirim dedi. emrah in evi biliyoruz ama hiç girmedik içeri. neyse apartmanı bulduk girdik içeri. direk salon karşıladı bizi zaten. geçtik salona çift kişilik cibinlikli bir yatak, kadifeden yatak başlığı, bir kanepe bir de televizyon var.  geçtik kanepeye oturduk emrahı bekliyoruz. sanki emrahı değil kerhaneye geldikte hatunun gelmesini bekler gibi bir ortam var. hayriye dönüp ben içki alıp üzerime de rahat bişey giyeceğim, sende ister misin tatlı çocuk diyip yanağından makas aldım. yok lan olmadı böyle birşey. gerildik hayriyle iyice. daha fazla dayanamayıp dışarı attık kendimizi. herşey yolunda giderken emrahın babasının işleri bozuldu, para kaynağı kesildi, araba elden uçtu, kız tepmügü koydu. iyice içine kapandı bizim eleman. her gün hatunlarla takılan adam evden dışarı çıkmayan sürekli alkol içen birine dönüştü. adamın tek akvitesi alkol içip gta oynamak oldu. hatta bazen arabayı sahile çekip bira içerdi. odasına girip napiyon diye sorunca, "içe içe araba kullanıyorum kanka" derdi. hayri ile ikinci öğretimiz öğlen çıkar gece 11 gibi eve geliriz, emrah evde takılır sürekli.. unutulmayan tarafı ise ders çıkışı gece 11de hayri ile eve geldiğimizde emrah odasını toplayıp kaçıp gitmişti.

ilkokulda varavara vardı parayla adam dövüyordu ne garıp zamanlardı anasını satıyım

ilkokulda furkan diye bir arkadaşım vardı. her ay sıradan en az bir kere düşerdi. anlamsız bir şekilde yerde buluyorduk onu. dersin sonuna kadar gülme krizine girerdik onunla beraber. içten içe üzülürdü, hissedilebilir bir üzüntüydü. ama söylemezdi. hem sessiz olup hem sınıfımızın neşesi olmayı başarmıştı. ancak 8. sınıfta o neşeden mahrum kalmıştık. mekanı cennet olsun

lisede numan diye bir arkadaşımız vardı biraz garip bi çocuktu. almanca sınavı öncesi hoca dosyasını sınıfta bırakmış içinde de sınavda soracağı sorular var. bizdeki de kafa numanı diktik kapıya hoca gelirse söylicek. neyse biz kağıdın fotoğrafını filan çekmeye çalışıyoruz kimisi yazıyo derken numan birden trollemek için hoca geliyo hoca geliyo diye bağırdı. sınıfta hoca geliyo diye bir uğultu oluştu. sonra numan birden panikle neeeyyy hoca mı geliyo diye bağırıp yerine koştuydu. kendi kendini trollediydi garibim

sevdiği kızı etkilemek için sınıfın kapısını söken ve onu bi tur koridorda elinde gezdirip tekrar takan bi ahmet vardı bizim lisede . kızı teneffüslerde bi erkekle görünce gelip sınıfta bizi doverdi. okula bazen kamyonla gelirdi kız duysun diye korna çalardı. kız da bıraktığı tek etki voleybol oynarken kafasına attığı toptu . bir büyük ask daha başlamadan son bulmuştu.iyi çocuktun ahmet ama o kız sana bakmazdi be

anaokulunda bir çocuk vardı her gün 1 tl yutardı istisnasız.

dershanede bir çocuk vardı dondurmayla kahveyi aynı anda yeyip içerdi..

1 sınıfta bi arkadaşım olmuştu tam olarak hatırlayamıyorum kendisini ismi çok tuhaf geldiği için hala aklimdadir.aramizda ne yaşandıysa aradan kaç yıl geçmesine rağmen beni unutmamış instagramdan takip attı kabul ettim sonra mesaj atmış tanıyamadım pardon yazdim bütün takiplerini silmiş hesabı kapatmış hesap yok bu kadar ne yaşadık 1.sinifta acaba .

ilkokulda en samimi arkadaşıma sorduklarinda ilerde ne olacaksin diye coban derdi bana sorarlardi astronot derdim bu me vizyonsuzluk arkadas utandim kendimden duzgun arkadaar edinmeliymisim

yurtta recep tayyip vardı. bi gün anons yapılacak görevli recep tayyip erdoğan diye seslenmişti yanlışlıkla.

i̇lkokulda sabahları okula gelirken cips yiyen bi arkadaşım vardı her sabah yılmadan cipsle yapardı kahvaltısını

bir gün kafede oturuyoruz, garson geldi ne alırsınız diye. bizim de ceren diye bi arkadaşımız var. döndü garsona 'bu tavuklar nerenin tavuğu' diye sordu. masada ki abi de dönüp sakin şekilde 'ceren biliyo musun,zeki insanların çoğunda biraz aptallık vardır' dedi. bizimki de mutlu oldu. o salağı hiç unutmayacam.

lisede bi arkadaş vardı. hatta lise 2'de sıra arkadaşımdı. adını vermek istemediğim için x olarak bahsedicem. aslında arkadaşın adı xcan idi. babasının adı x, annesinin adı da xiye idi. yani kendi adında babasının adına ek olarak "can" annesinin adında da "iye" eki bulunuyordu. pek çok insanın inanmamasının üzerine kimliğini göstermişti. baya şaşırmıştık. bunun dışında arkadaşın okulda eniştesi öğretmendi ve dönemin müdür yardımcısıyla da arası iyiydi. o zamanlar 20 gün devamsızlık hakkı varsa bu arkadaş bi 60 gün falan yapmış ama sınıfı geçmişti. başka ne gibi gariplikleri oldu derseniz, mesela biraz karıya kıza düşkündü. benim içinde bulunduğum efsane üçlü arkadaş grubu olarak bu arkadaşa çok takılır, sinir ederdik. ama çoğu zaman da onunla birlikte 3+1 olduk. beraber afedersiniz din hocası olan eniştesinin bilgisayarından +18 video bile açtığımızı hatırlıyorum. bi keresinde de okulun en sert hocalarından birine "sen neyin kafasını yaşıyorsun?" demişti. aslında biraz kafa yorsam daha neler neler çıkar da, şimdi kafam pek yerinde değil:d

yurtta 70lik boğma rakı içip yattıktan sonra gece kalkıp kalorifer peteğine işeyen furkan.